İşte gezimizden küçük notlar ;)
Kır çiçekleri |
Bafa Gölü |
Menderes nehri denizi doldurmadan önce... |
İzmir'den ayrılalı 2.5 saat olmuştu ki, verimli ovaların ardından yavaş yavaş göle yaklaştık. Bu büyük göl, dinginliğiyle sakin bir huzur veriyor, bir yandan da çevresindeki büyük kaya yapılarıyla tam bir tezat oluşturuyordu. Manzara çok güzeldi; yeşili, maviyi ve bahar çiçeklerinin renklerini barındırıyordu. Henüz yapılaşmamış, sessiz ve doğal bir doğanın içinden vardık göl kenarına...
Bafa gölü |
Bafa Gölü civarında MÖ.6 yy'da Karia yerleşimi olan Latmos kenti bulunurmuş. MÖ.300'de kentin yeri değişmiş ve halk yine aynı bölgedeki, deniz kenarındaki Herakleia'ya taşınmaya zorlanmış. Herakleia kenti, mermer ticaretiyle ünlü bir kent olmasına rağmen zengin bir kent olamamış. Zaman içinde de körfezin alüvyonlarla kapanması sonucu, ticaret yapamamış, önemini kaybetmiş ve yok olmuş.
Göl kenarına vardığımızda ilk rotamız Yediler Manastırıydı. MS.12yy'a tarihlenen bu manastıra çıkmak için bizi dağda 3kmlik bir tırmanış bekliyordu. Tırmanış o anda zor değil gibi gelmişti ama akşamüstü eve geri giderken yorgunluğu hissedince ne kadar enerji harcadığımızı da anlamış oldum.
Yediler Manastırı, Sina yarımadasından kaçan keşişlerin inzivaya çekildiği, tekil ibadetlerinin yanı sıra, topluluk olarak da gündelik hayatı sürdürdükleri bir ibadet merkezi. Buraya karşı cinsten kimse gelemezmiş, amaç şeytani duygulardan uzaklaşmak, çile çekmek, fakir olmak, Hz. İsa gibi sadece bir kıyafetle hayatı geçirmek ve Tanrı'ya yaklaşmakmış. Sadece manastırda değil, çevredeki dağlardaki mağaralara da gider bazen aylarca, bazen yıllarca (rekor:12 yıl) çile çeker, dünya hayatından uzaklaşırlarmış.
Yediler Manastırı |
Yolda giderken sadece tarihi değil, doğayı da gözlemledik. Çiçekleri, inekleri ve şirin mi şirin bir buzağıyı gördük. Buzağı bizden utandı mı korktu mu bilmem, annesinin arkasına saklandı. Her canlının bebeği ayrı tatlı oluyor :)
Buzağı ve inek |
Agorayı, Athena tapınağını (taş işçiliği çok düzgündü ve tapınak çatı seviyesine kadar korunmuştu), meclis yapısını ve Endymion tapınağını keşfettik. Aralarında en ilginç olanı bence meclis yapısıydı, çünkü bina bir köylünün bahçesinde bulunuyor :) İzin isteyerek selam vererek girdik. Tarih ve yaşam içiçe; çok hoşuma gitti.
Köylünün bahçesinde kalmış meclis binası |
Bizim de gezimizin mitolojik hikayesi oldu :)
Akşam günbatımını da izledikten sonra yorgunluğun rehaveti ve temiz havanın huzuruyla tekrar şehre döndük. Özellikle İzmirlilere,kısa sürede varabilecekleri bu güzelliği kaçırmamalarını tavsiye ederim. İyi gezmeler :)
Günbatımı |
0 yorum:
Yorum Gönder