Sonradan Gurmeler için yazdığım bir yazı.Lezzetseverlerin ilgisini çekebilir :)
Güneşli bir cumartesi günü, Sonradan Gurmeler olarak
rotamızı İstanbul’da baharın en güzel karşılandığı yerlerden birine
çeviriyoruz. Kahvaltımızı, şehre hem yakın hem de onun karmaşasından uzak bir
mekanda, Polonezköy yakınlarındaki Kulindağ’da yapacağız.
Kulindağ aslında sadece bir restoran değil, aynı zamanda
özenle planlanmış ahşap odalarıyla sevimli bir konaklama mekanı, doğaya uyumlu
tasarlanmış, iki doğasever kardeşin yoğun emeği ile şekillenmiş bir gizli
bahçe.
Kulindağ’ın sahibi, Dursun kardeşlerin
babası Polonezköy’deki bu arsayı yıllar önce alıyor ve ağaç dikiyor. Çok
sevdiği bu araziye özlediği memleketi Trabzon’un bir beldesinin adını veriyor.
Böylelikle arazinin adı Kulindağ oluyor. Yıllar sonra biri mimar diğeri elektronik
mühendisi olan iki kardeş, baba yadigarı bu isimle, her şeyini kendileri
tasarladıkları bu tesisi kuruyorlar.
Kahvaltımız için mekanın kısmen daha sakin olduğu, Cumartesi
sabahının erken saatlerini tercih ediyoruz. (Bir not: Kulindağ’ı ziyaret etmek
isteyenlerin önceden rezervasyon yaptırmalarını tavsiye ederiz.)
Vardığımızda bizi yemyeşil ağaçların altındaki masamız, ve
lezzetli bir açık büfe ev kahvaltısı bekliyor. Kokuları iştahımızı daha da açan
ekmekler ve hamur işleri, orada yerinde yapılıyor, sıcak sunuluyor. Cevizli
ekmeği çok beğeniyoruz. Reçeller de ev yapımı ve bazıları bugüne kadar
bilmediğimiz çeşitler. Favorimiz reçel oluyor, ve onları çözebilmek için bol
bol tadıyoruz. Peynir ve zeytinler ise standardı devam ettirebilmek için büyük
marketlerden tercih edilmiş. Kızartmaları, meyveleri, domates-salatalığı da
ekleyince tabaklarımız epeyce doluyor.
Kahvaltı sonunda, bol oksijeni içimize çekmek ve
yediklerimizi eritmek için çevrede yürüyüş imkanı da buluyoruz. Sonradan
Gurmeler olarak orman içinde sağlıklı bir yürüyüşle günü tamamlayarak
İstanbul’a dönüyoruz. Baharda bol lezzetli nice günlere, afiyet olsun…